Cakeli ailesi Güney Gürcistan’ın (Samtskhe) soylu feodal sınıfına dayanır. Bu adın kökeni Cakistskali (Caki Suyu) vadisinde bulunan Caki Kalesinden gelir.
Cakeli ailesi Güney Gürcistan’ın (Samtskhe) soylu feodal sınıfına dayanır. Bu adın kökeni Cakistskali (Caki Suyu) vadisinde bulunan Caki Kalesinden gelir. Cakeli ailesinin kurucusu, bu soylu sülalenin üyesi olan IX.-X. Yüzyıllarda yaşamış, Mirian Bahlaundi’nin ortanca oğlu Beşken olmalıdır. Beşken’in soyundan gelenler kraldan Cakistskali, Posof ve Uravli vadisi topraklarının yönetimini aldılar. Kaynaklarda ilk Cakeli olarak Tukharisi Eristavı Beşken (XI. Yüzyıl) anılmaktadır (Eristavı krala bağlı bölgesel yöneticidir-çevirmen notu). O ve onun soyundan gelenler kaynaklarda Eristavlar Eristavı olarak anılmaktadır.
Gürcü Krallık kapısında Eristavi Cakeliler birçok mevkide görev yapıyorlardı. XII. Yüzyıldan itibaren bu ailenin üyeleri “meçurçletukhutsetsebi yani hazineden sorumlu vezir” (I. Beka), “Amirspasalar yani başkomutan” (I. Ağbuğa) idiler. 1334 yılından itibaren Samtskhe Beyliği yöneticileri Atabagi (Atabek)-kralı büyütüp yetiştiren unvanı taşıyorlar. Beyliğin kendisine de Samtskhe Saatabago (Samtskhe Atabeyliği) deniyordu.
XIII-XVI Yüzyıllarda Cakeliler evlilik yolu ile Gürcistan Krallarına ve Beylerine, Trabzon İmparatorlarına akraba oluyorlar, Trabzon İmparatorluğunda Gürcü eğilimlerininin yürütücüsü olarak ortaya çıkıyorlar.
Gürcistan feodal monarşisinde (XI-XIII Yüzyıllar) Zemo Kartli’nin öncü bayraktarları idiler, aynı şekilde Mesheti askerlerine komuta ediyorlardı.
Cakeliler önderliğindeki Meshiler birçok kez önce Selçuklu Türklerine, sonra Moğollara, daha geç dönemde ise İranlı ve Türk işgalcilere karşı kahramanca savaşlar gerçekleştirmiştir. Bu ailenin birçok değerli üyesi Gürcistan’ın birleşmesi ve güce kavuşmasına kendi ağırlığı ölçüsünde katkıda bulunmuştur.
Onlardan biri de I. İvane (Kvarkvare) Tsikhiscvareli idi. O zaman, tüm Doğu Gürcistan neredeyse savaşmadan Moğollara pes ederken bir tek Meshiler İvane Cakeli yönetiminde düşmana karşı kahramanca çarpışıyordu. İvane ancak savaşı kazanma ümidi tamamen kaybolduktan sonra, Kraliçe Rusudan’ın izni ile Çağatay Hanını ziyaret etti.
İvane Cakeli bundan sonra da Moğol boyunduruğuna karşı boyun eğmemiştir. O, Tsotne Dadiani, Egarslan Bakurtsikheli, Varam Gageli, Sargis Mtogveli ve başka Gürcü vatan evlatları ile birlikte 1246 yılındaki Kokhtastavi tuzağına aktif olarak katılıyor (Kokhtastavi Güney Gürcistan’da Cavakheti ile Samtskhe sınırında, bugünkü Aspindza ilçesinde tarihi bir kaledir-Çevirmen notu).
Cakeli ailesinin değerli bir üyesi de “Mandaturtukhutsesi” Beka’dır (1285-1306) (Manatrurtsukhutsesi Birleşik Gürcistan Krallığı döneminde krallık muhafızlığı ve başka idari görevlerden sorumlu veziri ifade eder-çevirmen notu). Mandaturttukhutsesi Beka, Anadolu Türkleri Gürcistan’ın güney vilayetlerine sürekli saldırılara başladığında-Tao’yu tahrip etmeye başladıklarında Meshi ordusu ile birlikte toplanmış olan diğer komşu Gürcü devletlerinin askerlerine de çağrıda bulundu ve toplanmış olan orduya Beka şöyle seslendi:
Kardeşlerim, Gürcüler! Daha önce bize saldıran Türklerin gücünü Kral Davit Ağmaşenebeli yıktı. Onlar şimdi bizim parçalanmış olmamızdan yararlandılar, yine saldırdılar ve Tao taraflarını tahrip ediyorlar (Tao, bugünkü Artvin İli Yusufeli ilçesi ile Erzurum İli topraklarının bir kısmını kapsar-çevirmen notu). Savaşçılar, Tao sadece bizim değil tüm Gürcistan’ındır ve onu düşmana bırakamayız. İleri! Ya ölüm ya zafer!
Akıllı askeri plan ve askeri tutum sayesinde Gürcüler düşmanı ağır yenilgiye uğrattılar ve büyük ganimet elde ettiler.
Gürcistan’ın birleşmesi ve güçlenmesi için savaşan vatan evlatları arasında Kvarkvare Cakeli (1418-1498) seçkin bir yer tutmaktadır. Konstantinepol’ün (İstanbul) düşmesinin ardından Osmanlı ile komşu olan Samtskhe Atabeyliği felaketle yüz yüze geldi. Bu yüzden de Gürcistan’ın bu bölgesi Osmanlılara karşı askeri koalisyon oluşturulmasının aktif destekçisi ve bizzat katılımcısıdır.
Kvarkvare 1459 yılında Akhaltsikhe’den Burgonya Düküne elçi göndermiştir (Akhaltsikhe Türk terminolojisindeki Ahıska’nın gerçek adıdır-çevirmen notu). “Kalleş Türkler bizim sınırlarımızın yakınlarında görünüz görünmez bizim tüm Hıristiyan yöneticilerle anlaştım ve tüm gücümü ve imkânlarımı Osmanlılara karşı yönlendirmeye karar verdim” – “Ben, Kral Giorgi (Kartli Kralı), Kral Bagrat (İmereti Kralı), Trabzon İmparatoru Davit, Samegrelo ve Abkhazeti (Abhazya) yöneticisi, Küçük Ermenistan yöneticisi ve başkaları ittifak kurduk.” diye yazıyordu Burgonya Düküne. Kvarkvare Avrupalı müttefikine kendisinin Mesheti’den 20.000 savaşçı çıkaracağını bildiriyordu.
Tüm Gürcistan’dan ise 120 bin asker çıkarılacağı sözü veriliyordu. O, “eğer Osmanlıları iki ordu arasına alırsak bir yaz döneminde Anadolu’yu ve Osmanlıların bu tarafta tuttuğu tüm ülkeleri ele geçiririz” diye yazıyordu.
Kvarkvare Atabek zekice ve deneyimli stratejik gözle Osmanlılara karşı eylemsizliğin büyüyerek geliştiğini düşünüyor ve batılı liderleri uyarıyordu: “şunu iyi bilin ki eğer şimdi bizimle birlikte bir şey yapmazsanız, dinsiz Osmanlılar her gün daha da güçlendiğinden biz daha sonra bugünkü birlikteliği sağlayamayız ve daha sonra kalpten de isteseniz bir şey başaramazsınız.
Gürcü siyasetinin böyle enerjik çabasına rağmen batılılar sebebi ile askeri koalisyon kuruluşu yine de dağıldı.
Bu Gürcistan’daki iç ve dış gelişmeleri son derece zorlaştırdı. Güçlenen Osmanlıların saldırılarına karşı bizim ülkemiz tek başına kaldı.
Gürcü feodal monarşisinin zayıflamasına paralel olarak Samtskhe de dâhil olmak üzere Gürcü beyliklerinde ayrılıkçı görüşler kendini gösteriyordu. Kendi ayrılıkçı amaçlarına ulaşmak için Cakeliler nadiren de olsa İranlı ve Türk işgalcilerle ilişki kuruyor ve onların yardımı ile merkezi Gürcü iktidarından bağımsız hale gelmeye çalışıyorlardı.
Bu açıdan, 1625 yılında kendi kardeşinin oğlu III. Manuçar’ı zehirleyen ve Müslüman olduktan sonra Sefer Paşa adını alan, bu alçakça yolla Akhaltsikhe (Çıldır) Paşalığı yöneticisi olan Beka Cakeli özellikle göze çarpıyor.
Meshiler bundan sonra da uzun süre Hıristiyanlıklarını ve dilleri Gürcüceyi muhafaza ettiler, Cakeli ailesinin ise Türk tarihçilerin kabulüne göre yine de “Gürcü soyundan” olduğu söyleniyordu.
Uça Bluaşvili
https://burusi.wordpress.com/2009/07/05/jakeli/
Gürcüceden çeviren: Erdoğan Şenol (ერეკლე დავითაძე)